14 Şubat 2012 Salı

ADALAR POSTASI-2663: kaçakları asla kaçırmam!...

Süreyya Plajı'nda, ufukta Kınalıada...


* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

31 Temmuz 1913 Perşembe günlü, Kınalıada'da açılan taşocağından ihracatın yalnız Fenerbahçe Rıhtımı'na yapılması halinde izin verileceği bildirilerek ocak tatil edilmiş olub bu engellemenin kaldırılması için mahalline tebligatta bulunulduğuna dair...

* * *

ADALAR'da BİR GÜN:


Fotoğraf: Fatih Yıldız, Büyükada'da, 8.10.2011.

* * *


ADALAR'da HAVA DURUMU:

14 Şubat 2012 Salı
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Yağmurlu
3/6ºC
%73-88 nem
Lodos, GB 29km/sa
Gündoğuşu 07:01... Günbatışı 17:35...


* * *
Cicely Mary Barker, The Totter-Grass Fairy.

__________________________________________


1- Deniz Toprak: "Mehmet Öztürk Beyefendi ne mutlu ki kurtarmış 700-800 ağacını. Gözü aydın, gözümüz aydın. 400-500 ağaç kaybettik yakın tarihte iskele civarında… Şimdi hesap zamanı geldi ama geçmesin. SİT falan dinlemeyenler, Adalar’ı daha da kemirmesin..."

2- Serap Uzunlar: "LİDO inşası için Belediye'nin verdiği ruhsat, 4. İdare Mahkemesi'nin kararıyla geçersiz duruma düştüğüne göre bu ruhsatsız yapılaşmanın bir parçası olan 'selvilerin sökülmesi' hakkında neden hâlâ ilgililerden ya da ilgililerin savunucularından bir cevap alamadık?..."

3- Deniz Toprak: "Boş kâğıdı olan var mı?..."

4- Arif Çağlar: "Burgazadalıların baz istasyonuyla ilgili endişelerini ciddiye aldım ve birkaç yıl önce Büyükada'da da benzer sorunlar yaşanmış olduğu için bu kez bu konuyu bir uzmana sormak istedim. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Tunaya Kalkan soruma hiç üşenmeden uzun bir yanıt verdi. Burada bu yanıtı sizlerle paylaşmak istiyorum..."

5- Adalar Belediyesi'nden ne haber?: "Zeytinli Belediyesi 3 gün süren EMİTT'te 12. Salon'da yer aldı. [...] televizyonda gösterimi devam eden Lale devri oyuncusu Kenan Bal, [...] fantezi müziğin güçlü sesi ünlü sanatçı İsmail Özkan, [...] İstanbul Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu gibi çok sayıda ünlü tarafından da ziyaret edildi..."

6- Mustafa Farsakoğlu: "Bu Adaları yıllardır yağmalayan, kişisel çıkarı dışında başka hiçbir şey yapmayan, kamuya ait binaları, kıyıları yağmalamış olan bu kadar kaçak yapıya göz yuman, buralardan büyük rantlar alan kesime biz de Adaları asla teslim etmeyeceğiz," derken Terrace-Lido ile Seferoğlu ve de Büyükada ile Kınalıada motor iskeleleri misali kaçakları asla kaçırmam demek istedi zaar!...

7- CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran 28 Ocak Cumartesi günü Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu ile buluştu...

8- Adalar Belediyesi: "Adalar Bülteni'nin 10. sayısı yayımlandı..."

9- Babasının yazları yaşadığı Büyükada'daki Saydam Planet Oteli...

10- Selin Kutucular: "Bugün Büyükada Sofraları'nda Selânik esintili bir sofra kurmak istiyorum sizlere ama önce Heybeliada'ya gidiyoruz..."

11- DinoZoraki: "Bu ağaca da bir bakayım hele baz istasyonu saklamışlar mı diye..."

)O(


_____________________________________________

From: DENİZ TOPRAK 
Subject: Bir tanesi yok olduğunda bile… 
Date: February 13, 2012 3:46:57 PM GMT+02:00 

Bir tanesi yok olduğunda bile… 

Milliyet, 26.11.2007
Mehmet Demirkaya 


Ağaçlarını 'sit'le korudu 

Büyükada'da çam ağaçlarıyla kaplı 24 bin metrekarelik arsanın sahibi Mehmet Öztürk, mafyanın göz koyduğu arazisini 3 yıl mücadele ettikten sonra 'doğal sit' alanı ilan ettirdi 


İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi geçen hafta "çok ilginç" bir plan teklifini kabul etti

Herkesin biraz daha fazla inşaat yapabilmek için imar planı değişikliği istediği bir dönemde Mehmet Öztürk, sahibi olduğu arazisine yapı yasağı uygulanması için belediyeye başvurdu. Büyükada'nın kuzeyine göre yapılaşmanın çok daha az olduğu güney kesimindeki, Nizam Mahallesi 54 pafta, 169 ada 7 parsel sayılı, 23 bin 879 metrekarelik arazinin sahibi Mehmet Öztürk, yaptığı başvuruda, arazisinin yapı yasağının uygulanacağı "1. derece Doğal SİT Alanı"na alınmasını istedi

Koruma Kurulu SİT dedi

Öztürk, söz konusu arazisini "1. derecede Doğal SİT" alanına aldırabilmek için ilk önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne başvurarak 1/5000 ölçekli planlara işlenmesini istedi. Bu teklifin kabul edilmesinden sonra dosya İstanbul 5 No.'lu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu'na gönderildi. Kurul, Adalar Orman Şefliği'nden söz konusu arazideki ağaçlar ve türlerine ilişkin bilgi istedi. Kurul daha sonra "Büyükada, 54 pafta, 169 ada, 7 parselin 1. derece Doğal SİT Alanı olarak tesciline, söz konusu parselde bulunan tüm ağaçların korunması gerekli anıt ağaç olarak tesciline" karar verdi. Öztürk bu kararla da yetinmedi. Aynı kararın 1/1000 ölçekli imar planlarına da uygulanmasını istenmesini istedi. Adalar Belediye Meclisi tarafından kabul edilen teklif daha sonra onay için İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'ne geldi ve geçtiğimiz pazartesi günü de kabul edildi. 

Habersiz satmak istediler! 
Öztürk'ün arazisi 2004 yılında bir şebeke tarafından "Sahibinden satılık" diye satışa çıkarıldı. Halen internette bulunabilen bu ilana göre, araziden 3 milyon dolar isteniyor. Bir başka ilanda ise aynı arazi için 2,5 milyon dolar isteniyor. İlanların birinde arazi üzerinde 1000 adet çam ağacının olduğu belirtiliyor. İlanlarda arazinin sahibinden satılık olduğu vurgulanıyor.

'Başbakan'la bile görüştüm'
Arazinin sahibi Mehmet Öztürk, 25 yıldır araziyi ve üzerindeki ağaçları korumak için mücadele ettiğini belirterek, "Bunun için neredeyse katil olacaktım," dedi. Sahte imzalarla arazisinin satılmak istendiğini, bunun için ilanlar verildiğini belirten Öztürk şunları söyledi: "Burasını korumaya alabilmek için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la görüştüm. O zamanki Turizm Bakanı Erkan Mumcu'yla da görüştüm. Bana yardımcı oldu. Ne yazıktır ki bu mücadelemde bana esas zorluğu, burasını korumakla görevli kurum temsilcileri çıkardı. Çok şükür ki sonunda başardık. Burasını benden habersiz satmaya çalıştılar, sahte imzalarla. Bu konuda derdimi anlatabilmek için çok uğraştım. Orada 700-800 çam ağacı var. Her biri benim için çok değerli. Bir tanesi yok olduğunda bile dayanamam oturup ağlarım. O ağacı koruyamadığım için kendimi sorumlu hissederim. Bu mücadele kolay kolay anlatılamaz. Neler yaşadığımı bir ben bilirim."



Sayın Mehmet Öztürk’e duyulması gereken saygının, sunulması gereken takdirin sınırlarını kestirebilmek çok zor. Hatta sınırı da yok gibi, bilemiyoruz.

Ama bildiğimiz, emin olduğumuz bir şey var ki; "Ne yazıktır ki bu mücadelemde bana esas zorluğu, burasını korumakla görevli kurum temsilcileri çıkardı," satırlarında MAALESEF HER ZAMANKİ GİBİ ve YİNE adı geçen, muhtemelen utanma duygusunu çoktan yitirmiş bu zavallılara hadlerinin kanunlarla bildirilmesi gerekliliği.

Bildirmedikçe, bildirilmedikçe daima dünü yaşıyoruz. Hep yaşadığımızı tekrar yaşıyoruz. 

Sayın Mehmet Öztürk Beyefendi’nin Nizam Mahallesi o pafta, şu ada, bu parselini çıkarın, yerine mesela LİDO yazın, mesela SEFEROĞLU yazın… Hiç sırıtmadı!… 

Hikâye tanıdık, yadırgamıyoruz olanları, hatta sonunu bilenimiz çok bu filmin. Çünkü mekân yine Adalar, çünkü artizler yine aynı.
Senaryoyu ezberlemiş hepsi, figüranlar dahil oynuyorlar aksatmadan, aldırmadan… 

Belediyesi
Koruma Kurulu,
Adalar Orman İşletme Şefliği,
Belediye Meclisi… Tekmili birden… Büyükada’da… SİT alanında… 

Mehmet Öztürk Beyefendi ne mutlu ki kurtarmış 700-800 ağacını. Gözü aydın, gözümüz aydın. 
400-500 ağaç kaybettik yakın tarihte iskele civarında… 
Şimdi hesap zamanı geldi ama geçmesin. SİT falan dinlemeyenler, Adalar’ı daha da kemirmesin. 
Sıra bizde! 
Taşın büyüğünü, yükün ağırını İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği yerinden oynattı, hatta sırtladı. 
Hadi el atalım, bi el de hepimiz atalım. 
Peki, ne yapalım; mesela şimdilik yazalım, biz de yazalım, ister Reisicumhur’a, ister Adalar Cumhuriyet Başsavcılığı’na… 
Sonra mı? 
Sonra, artık bizden yana ne lazımsa… 
Tekrar tebrikler İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği, saygıyla, sevgiyle ve her daim böylece kalmanız dileğiyle…

_____________________________________________

From: SERAP UZUNLAR 
Subject: Balık kavağa çıkarsa,Selvi de tekneye biner!
Date: February 13, 2012 2:04:29 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Balık kavağa çıkarsa, 
selvi de tekneye biner!...


İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği'ni, LİDO'daki zaferinden dolayı tebrik ederim. Tüm Adalılar'ın davası olan bu ve benzeri konulardaki çalışmalarında, elimden gelen desteği vermeye çalışacağım.

LİDO inşası için Belediye'nin verdiği ruhsat, 4. İdare Mahkemesi'nin kararıyla geçersiz duruma düştüğüne göre bu ruhsatsız yapılaşmanın bir parçası olan SELVİLERİN SÖKÜLMESİ hakkında neden hâlâ ilgililerden ya da ilgililerin savunucularından bir cevap alamadık?

Belediye başkanı, "Lido'nun önündeki selviler Orman İdaresi'ni ilgilendirir. Belediye'yi değil! Efendim kendi mülkü içerisinde izni olmadan, onun kontrolü olmadan, onayı olamadan ağaç kesemezler" demişti ya, Orman İdaresi hiçbir şey söylemiyor bu konuda... Sanki selvi ağaçları kendileri ayaklandı, bindi tekneye gittiler Ada'dan.

Kim izin verdi ağaçların sökülmesine?
Kim?
Kim?
Oysa belediye başkanı bu konuda cevap vermiş işte...
Orman İdaresi diyor!
Demiyor mu?
O zaman ben bir daha, ALENEN soruyorum Adalar Orman İşletme Şefi Yüksel Özcan beyefendiye, NASIL GİTTİ LİDO'NUN SELVİLERİ?

_____________________________________________

From: DENİZ TOPRAK 
Subject: Boş kağıdı olan var mı?
Date: February 13, 2012 4:21:51 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Boş kağıdı olan var mı? 


ADALAR POSTASI'nda kesin vardır! 
İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği'ni desteklemek için internette imza kampanyasının ev sahibi başka kim olabilir ki? 
Ne dersiniz?

_____________________________________________

From: ARİF ÇAĞLAR 
Subject: Cep telefonları ve baz istasyonlarıyla ilgili 
Date: February 13, 2012 9:20:29 PM GMT+02:00 

Cep telefonları ve baz istasyonlarıyla ilgili... 


ADALAR POSTASI-2661/2 (12.2.2012)'de duyurulan Burgazadalıların baz istasyonuyla ilgili endişelerini ciddiye aldım ve birkaç yıl önce Büyükada'da da benzer sorunlar yaşanmış olduğu için bu kez bu konuyu bir uzmana sormak istedim. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Tunaya Kalkan soruma hiç üşenmeden uzun bir yanıt verdi. Burada bu yanıtı sizlerle paylaşmak istiyorum. Kendisinin her zaman her türlü soruya cevap vermeye hazır olduğunu da söyledi. Hatta istenirse severek Adalar'a kadar gelip meraklılarına, sorumlularına, kamu yöneticilerine bu konuyu uzun uzun anlatabileceğini ve bunun için de benim ricam üzerine şimdiden 3 ya da 4 Mart gününü önerdi. Böyle bir konferansı dinleyip dinlemek istememek Adalıların isteğine bağlı. Bu konuda istek varsa baz istasyonuyla ilgili imza toplayan arkadaşların bu toplantıyı örgütlemeleri doğru olacaktır. 


Yanılgının neresinden dönülse kârdır çünkü basit bir imza kampanyası dahi olsa çok zor örgütlenebilen ve protesto ve hatta hukuksal mücadelesiyle geliştirilmesi gerektiği zaman çok çaba, emek ve masrafa mal olan ve nihayet çoğumuzun bilimsel açıdan doğru yerde olduğumuzdan emin olup hayal kırıklığına uğramamız ve kimseyi de hayal kırıklığına uğratmamız gereken bir konudur toplumsal itiraz, ikaz ve mücadele hareketleri. Elbette uzman kim sorusu şu içinde yaşadığımız enformasyondan çok dezenformasyon toplumunda karar verilmesi zor bir konudur. Ancak bu özel durumda çıkar ilişkilerinin dışında güvendiğim bir bilim insanının deneyimlerini ilettiğimden eminim. En azından dikkate alın derim. Kendisi bana bu konuda yüzlerce ciddi bilimsel araştırma ve sonuç olmasına rağmen insanların bu bilgilere değil "insana zararlıdır" şeklindeki tepkilere sarılma eğilimi gösterdiklerini söyledi. Halkın özellikle yazılı bilgiden değil sözlü bilgiden daha çok etkilendiğini ve bu nedenle de tüm Türkiye'de yıllardan beri verdiği konferanslarla olduğu gibi Adalılara da bu konuyu sözlü olarak anlatmaya ve tartışmaya hazır olduğunu söyledi. 

Yeni Tirebolu'da plastik palmiye içinde

Kendisiyle yaptığım yazışmada Burgazadalıların açmış olduğu imza kampanyasındaki metinle ilgili açıklamaları şöyle: 

"Yaklaşık 25 sene önce ilgimi çeken ve üzerinde çalıştığım elektromanyatik alanların (EMA) biyolojik etkileri konusu her bilimsel alanda olduğu gibi zaman içinde değişime uğruyor ve ben de ölçebildiğim sonuçlara göre yorum yapmaya çalışıyorum. Konunun ilk ortaya çıkışı İsveçlilerin noniyonizan ışımaların (görünür ışıktan düşük frekanslı) içinde yüksek gerilim hatlarından yayılan aşırı düşük frekanslı (ELF) alanların altında yaşayanlarda kanser olasılığının arttığını ortaya koymalarıyla başladı. Yaklaşık 25 yıllık 460.000 kişide sağlık taramaları sonuçlarını yayınladığında konunun önemli olduğunu ülkemizde bu konuda kimsenin çalşmadığını anlatmaya çalışıp, kongrelere çantalar dolusu literatür taşıdım. Önceleri kimse ilgilenmedi. Elimdeki olanaklarla modelleme, 50 Hz, Rf frekanslarında hayvan deneyleri yaptım. O dönemde dünyada da modelleme, hesaplama, hayvan deneyleri yapıldı. Uluslararası kuruluşlar noniyonizan ışımalara, radyasyonda olduğu gibi zararlı olmayacak standartlar getirdi. Isıl (termik) ve ısıl olmayan (nontermik) etkiler gözönüne alınarak her frekans için sınırlamalar ortaya kondu. 


Ancak ne zaman ki cep telefonları ortaya çıktı, konuya ülkemizde de sansasyonel oluşundan dolayı ilgi arttı. Şu anda bu konuda çalışan kişi sayısı 40-50 kişi civarındadır. Çünkü 14 yıl önce ilk çıktığında hem cep telefonlarının hem de onunla karşılıklı iletişim içinde olan baz istasyonlarını şiddetleri yüksekti. Mikrodalga sınırında olan cep telefonu iletişimi 900, 1800 ve 2100 MHz frekanslarında yapılır. Bunun belirlenmiş ısıl zararlı kabul edilen sınırı 2000 V/m dir. Uluslararası standartları öneren kuruluşlar bunun 50'de biri olan yaklaşık 40 V/m değerini verirler. O zamanlar hem cep telefonlarının hem de baz istasyonlarının 100-140 V/m'ler civarında ışıma yaptıklarını, uzun zaman içinde zararlı sonuçlar oluşturabileceklerini söyledim. Zaman içinde teknoloji ilerledi, dünya standartları aynı kaldı ve cep telefonlarının şiddetleri düştü, makrocell baz istasyonlarının yerini mikrocelller hatta pikocelller aldı. Yakında evlere alacağımız femtoceller geliyor. Ülkemizde tek baz istasyonu standartı 10 V/m olarak kabul edildi. Şu anda ölçtüğüm değerler cep telefonlarında 3-5 V/m, baz istasyonlarında 0,5-2 V/m'ler civarındadır. Bu değer zararlı sınırın çok altındadır. Burada küçük bir ara not vereyim. Türkiye cep telefonu iletişimde dünya standartının dörtte birini verirken, kanser yaptığı kesinleşmiş olan yüksek gerilim hatlarının standartı elektrik alanda 2 manyetik alanda 3 kat yüksek olarak durmaktadır. Örneğin İstanbul'un %7'si yüksek gerilim hattının altında yaşamaktadır. Bu konuda hâlâ ağzını açan yoktur. 


Bütün bu yazdıklarım cep telefonları frekansında noniyonizan ışımaların ısıl etkileri üzerinedir. Isıl olmayan biyolojik etkilerle ilgili deneysel sonuçlar boş çıktı. Hayvan deneylerinden aşırı şiddetlere çıkmadıkça sonuç alınmadı. Senin gönderdiğin ADALAR POSTASI-2661/2 (12.2.2012)'deki bilgiler ne yazık ki doğru değil. Bazı deney sonuçlarını ve gazetecilerin bunları süslemeleri, eski bilgileri derlemelerden dolayı yanlış bilgi tekrarından başka şey değildir. Ortada halen ısıl olmayan etkileri açıklayan bir model yok. Uzun zaman diliminde genel toplumda sonuç çıkar mı sorusunu ancak sağlık taramaları (epidemik tarama) ortaya koyabilir. Uluslararası bağımsız araştırma gruplarından Interphon'un 13 ülkede yaptığı 14 yıllık taramalardan da halen sonuç çıkmadı. Tedbir olsun diye cep telefonlarını ve baz istasyonlarını kısıtlayalım mantığı için köprüden önce son çıkışı çoktan geçtik. Böylesi bir teknolojiyi çöpe atmak artık imkânsızdır. Zaten cep telefonu kullanımı kişinin tercihidir desek ve baz istasyonlarının ışımalarını kısarsak, bu kez baz istasyonuna ulaşmak için cep telefonu kendi şiddetini artıracaktır. Bu da bizim daha yüksek cep telefonu ışımasına maruz kalmamız anlamına gelecektir. Baz istasyonları daha sık ve şu anki standartlarda kalırsa toplumun ışınlanması zararsız sınırda kalacaktır. Bu yıl bu konuları içeren genel toplumun anlayabileceği bir kitap yazmayı planlıyorum. Zamanım elverdiğince bitiririm umarım. 

2010 yılı Ekim ayında konunun dünya çapında uzmanlarını Bodrum'da toplayıp bir çalıştay düzenledim. Danışma kurulunda artık iyonizan olmayan ışımaların zararlı etkileri yerine bunları teşhis ve tedavide nasıl kullanırız diye karar aldık. Bu yıl da aynı çalıştayı Malta'da yapacağız."


_____________________________________________

'nden ne haber? 
Fotoğraf: Mustafa Albayrak, 2012

Beyaz Gazete, 13.2.2012
(İHA)

http://www.beyazgazete.com/haber/2012/2/13/emitt-2012-fuari-nda-zeytinli-ruzgari-1051132.html

[...] Zeytinli Belediyesi 3 gün süren EMİTT'te 12. Salon'da yer aldı. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Osmaniye Valisi Celalettin Cerrah'ın yanı sıra televizyonda gösterimi devam eden Lale devri oyuncusu Kenan Bal, Levent Kırca, Ferdi Atuner, fantezi müziğin güçlü sesi ünlü sanatçı İsmail Özkan, ses sanatçısı Ali Altay ve Haluk Levent, Ak Parti Balıkesir Milletvekili Ali Aydınlıoğlu, CHP Balıkesir Milletvekilleri Haluk Ahmet Gümüş, İstanbul Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu gibi çok sayıda ünlü tarafından da ziyaret edildi. [...]


_____________________________________________

Adalar Belediyesi, 24.1.2012


OĞUZ KAAN SALICI 
BAŞKAN FARSAKOĞLU'NU 
ZİYARET ETTİ 


CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, 22 Ocak Pazar saat 14:00 sularında Adalar Belediyesi'nde yapılan işlemlerle ilgili olarak destekte bulunmak için Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu'nu makamında ziyaret etti. 

24 Ocak Salı günü gerçekleşen ziyarette İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, Başkan Yardımcısı Doğan Çakmak ve İl Sekreteri Ümran Köksüz'le birlikte geldi. İsimsiz bir elektronik posta sonucunda yapılan uygulamanın siyasi bir saldırı olduğunu nitelendiren Salıcı, CHP'nin İstanbul'daki 6 belediyesinde arama yapıldığını ifade ederek, "Biz bunu zaten söylüyorduk. CHP'ye baskılar devam edecek. Biz de her seferinde bu baskılara daha sert tepkiler vereceğiz. AKP, seçimle ele geçiremediği belediyelerimizi, isimsiz ihbarlarla yapılan soruşturmalarla yıldırmak ve ele geçirmek istiyor. Bu baskıları, tamamen siyasi bir saldırı olarak nitelendiriyoruz" dedi. Ayrıca Salıcı, AKP'nin CHP'li belediyeler üzerinde ki baskılara boyun eğmeyeceklerine belirterek Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu'nun arkasında olacaklarını söyledi. 

Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu ise Pazar günü yapılan uygulamanın ne hukuka ne kamu hizmeti anlayışına ne de insan haklarına asla bağdaşmadığını belirterek; "bizim alnımız açık gönlümüz ferah. Her sene bütün mal varlığımız açıklayıp panolarımızda herkesin görebileceği şekilde astırıyoruz. Bir pazar günü bir elektronik posta vesairesiyle emniyetin böyle bir talepte bulunması, savcılığın mahkemeye talepte bulunması, hâkimin de böyle bir karar vermesi, delillerin karartılması veya yok edilmesi, böyle bir şey yok. Her şey açık" dedi.

"Adaları asla teslim etmeyeceğiz" 


Adalarda belirli bazı gurupların çıkarlarına izin vermediklerini ve onların bu saldırıları karşısından asla yılmayacaklarını belirten Farsakoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü. "Bu Adaları yıllardır yağmalayan, kişisel çıkarı dışında başka hiçbir şey yapmayan, kamuya ait binaları, kıyıları yağmalamış olan bu kadar kaçak yapıya göz yuman, buralardan büyük rantlar alan kesime biz de Adaları asla teslim etmeyeceğiz. Adalılarda buna izin vermeyecek. Polis baskınından sonra kaymakamından esnafına, faytoncusundan bilim insanına kadar birçok insan bizi arayarak geçmiş olsun dileklerinde bulundu kimseyi inandıramazlar ve kandıramazlar."

Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu yapılan ihalelilerin Kamu İhale Yasası'na göre yapıldığını söyleyerek bir ay içerisinde 8 küçük ihale yapıldığının altını çizerek " Bunların hepsi açık ihale usulüyle yapılır, Söz konusu ihalelerden 2 tanesi 20 Ocak Cuma günü yapıldı ve henüz sonuçlanmadı bile "dedi.



kaçakları asla kaçırmam!...


Mustafa Farsakoğlu: "Bu Adaları yıllardır yağmalayan, kişisel çıkarı dışında başka hiçbir şey yapmayan, kamuya ait binaları, kıyıları yağmalamış olan bu kadar kaçak yapıya göz yuman, buralardan büyük rantlar alan kesime biz de Adaları asla teslim etmeyeceğiz," derken Terrace-Lido ile Seferoğlu  ve de Büyükada ile Kınalıada motor iskeleleri misali kaçakları asla kaçırmam demek istedi zaar!...


_____________________________________________

Adalar Belediyesi, 28.1.2012 


UMUT ORAN 
BAŞKAN FARSAKOĞLU'NU 
VE GENÇLERİ 
ZİYARET ETTİ 


CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran 28 Ocak Cumartesi günü Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu ile buluştu. 

Adalı gençlerinin karşıladığı Umut Oran, başkanlık makamında Adaların genel sorunları ve belediye çalışmaları hakkında Dr. Mustafa Farsakoğlu'ndan bilgi aldı. Ardından gençlerin sorunlarını yanıtlayan Umut Oran kendisinin de Adalı olduğunu belirterek uzun süre Kınalıada'da yaşadığını söyledi. Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi duruma dikkat çeken Oran, AKP hükümetinin önümüzdeki süreçte dış politika alanından sıkıntılı süreçler yaşayacağını söyledi. Görüşmenin ardından Adalar Müzesi'ni gezen Oran'a, Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu ve gençler eşlik etti. Daha sonra geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Lefter Küçükandonyadis'in evini ziyaret eden Umut Oran, ailesine baş sağlığı dileyerek bir süre sohbet etti. Son olarak Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu, CHP Adalar İlçe Başkanı Dündar Tıraş'la birlikte ada esnafı ziyaret ederek sorunlarını dinleyen Umut Oran adalarımızdan ayrıldı. 

_____________________________________________



_____________________________________________

Sabah, 13.2.2012
(Bugün, Perihan Çakıroğlu)

http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2012/02/13/starlarin-pesinden-kostugu-bursali-tekstilci

Bursalı tekstilci Saydam'ın ürettiği ipek kumaşlar, İngiliz prensi William'ın eşi Kate Middleton, film yıldızı Jennifer Lopez ve şarkıcı Rihanna'ya elbise oluyor. Hem müzisyen hem de işadamı olan Saydam, 20 milyon dolar ciro yapıyor. 
[...] 

Beş yıldızlı otel açacağız 

İşlerinin yanında hobilerine de çok değer veren Saydam Ailesi'nde anne Gülgün Saydam yazar. Romanlar yazıyor. Eşi Cavide Saydam'ın ise ebru işiyle uğraştığını belirten Saydam, 82 yaşında olmasına rağmen babası Selahattin Saydam'ın hala işin başında olduğunu söylüyor. Serdar Saydam, kendisinin de stres atmak istediğinde piyona çaldığını belirtiyor. 

Babasının yazları yaşadığı Büyükada'daki Saydam Planet Oteli yanında şimdi de İzmir Pamucak'ta 607 yataklı beş yıldızlı otel inşa etmek için uğraştığını belirten Serdar Saydam, "Turizm ikinci iş alanımız oluyor" diyor.

_______________________________

TRT
Büyükada Sofraları-7
Selin Kutucular

Bugün Büyükada Sofraları'nda Selanik esintili bir sofra kurmak istiyorum sizlere ama önce Heybeliada'ya gidiyoruz...



_______________________________

Heybeli'nin dinozor mecraları
DinoZoraki'nin ada maceraları...

DinoZoraki: "Bu ağaca da bir bakayım hele baz istasyonu saklamışlar mı diye..."

 

Twitter, 1.2.2012
Elif Sezgin
@ecif 
Fotoğraf: Elif Sezgin.