12 Aralık 2009 Cumartesi

ADALAR POSTASI-2357: bahtsız doğan bey'in o zavallı zakkumları!

Heybeliada, 3.6.1948.
http://urun.gittigidiyor.com/3-6-1948-HEYBELIADA-DA-TALEBELER-GEZINTIDE-FOTO_W0QQidZZ21866258


* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

23 Ağustos 1897 Pazartesi günlü Ardaşis ve İrmenak adında iki Ermeni'den birisi Heybeliada'da diğeri İstanbul'da yakalanıp tevkif olundukları, bir kişinin aranmakta olduğu, İstanbul'da âsâyişin zabitanın aldığı müessir tedbirlerle sağlandığına dair Faust imzalı Beyoğlu'ndan Lonndra'da Morning Post'a gönderilen telgrafa dair...


* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Büyükada, 7/12/2009


* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

12 Aralık 2009 Cumartesi günü
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Sağanak yağışlı
7-9ºC
% 92-93 nem
KD 30km/sa

Gündoğuşu 07:18... Günbatışı 16:36

* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarinca

Saatli Maarif Takvimi uyarınca Kara Kış Fırtınası!


* * *

Cicely Mary Barker, The Kingcup Fairies.


* * *

1- Engin Damcı: "Dileriz ki, CHP’nin bu hile karıştığı iddia edilen ama netice itibariyle bir seçim olan bu tavrı Adalar'da yok hükmündeymiş gibi olan muhalefet partilerine örnek ile derin komadan çıkmalarına vesile olur vesselâm..."

2- Ataol Behramoğlu, 12 Aralık Cumartesi günü saat 14:00'te Büyükada İskelesi Turing Kahvehanesi'nde "Benim Prens Adalarım" kitabını imzalayacak...

3- Bahtsız Doğan Bey'in o zavallı zakkumları...

4- Banu Akçaoğlu: "12 Aralık Cumartesi günü 20:30 Laterna Büyükada'da..."

5- Adaevi'nden Sibel Akkaşoğlu: "Bu hafta Adaevi'nde birbirinden cazip etkinlikler sizleri bekliyor..."

6- Avedis Hilkat: "Malumunuz 14-15 Aralık Adalar KINALIADA'da Sağlık Taramaları'na başlıyoruz..."

7- Rezan Peya Gökçen: " Benim hocalarımdan öğrendiğim, bu ve benzeri sorulara ilk çözüm: KOorumayı öğrenmektir. Çocukluktan başlayarak herkesin çevresine yabancılaşmamak için kendi kültür varlıklarını korumanın bilincinde olmasıdır..."

8- Talin Etyemez: "O toplantıya katılmak istiyorum, bu konuda çok üzüntü duyuyorum çünkü. İşin sonu iyi görünmüyor. Belki ilgilenenler olur diye size de yolluyorum..."

9- 1990'larda Milliyet Gazetesi sayfalarında seyreden Paşabahçe vapurumuz... (Kadıköy'den hareket eden Paşabahçe vapuru Harem açıklarında aynı yöne doğru giden bir motorla çarpıştı... Paşabahçe vapuruna dün saat 12:00 sıralarında yapılan bomba ihbarı, yolcular arasında paniğe yol açtı...)

ADALAR POSTASI'nın 2357. sayısında...

)O(


.........................................................1

From: ENGİN DAMCI
Subject: CHP ve Delege Seçimleri
Date: December 9, 2009 4:16:58 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com


DARISI BAŞLARINA

Ada gazetesinin 72. sayısının bir haberinde, “CHP Adalar İlçesi’nde delege seçimlerine hile karıştı” deniyor. Habere göre belediyenin başkan yardımcılarından Ali Ercan Akpolat’ın taraf olduğu bulok delege listesi ile 25 yıl sonra belediye seçimlerinde CHP’yi başarıya götüren İlçe Başkanı Avni Kurtuldu’nun taraf olduğu bulok delege listeleri yarışmış… Ancak Maden mahallesinde ikamet ettiği iddia edilerek bulok listede yer alan üç delege ile Nizam mahallesinde oturduğu iddia edilen bir delegenin naylondan olduğu ortaya çıkmış. CHP’nin Tüzük ve genelgeleri gereği olarak 26 Kasım’da yapıldığı söylenen fakat nerede, kimlerin yaptığı bilinmeyen bir toplantıda, sübut bulan naylondan delege konusu ele alınmış, kazanan tarafın listesi iptal edilerek kazanamayan tarafın listesinin kazandığına hükmedilerek karar kılınmış!..

Parti içi demokratik seçim usullerinin uygulanmadığı ülkemizde, CHP’nin de diğer faşist, komünist ve irticai partilerle aynı anlayışı paylaşarak, yerel seçim öncesi aday listelerine yapmış olduğu tayinlerden sonra, seçim heyecanıyla uyuyan muhalefet halinden ancak uyur gezer hale geçerek ve de ite kaka Adalar Belediyesi’nin sevk ü idaresine seçilebilmişlerdir… Eski rüsvâ idareyi aratmasa da, uyku halinin şekerleme halinde devam ettiği de gözler önündedir. Seçim karambolünde vermedikleri desteği vermiş gibi gösteren yol ve kaldırım işgalcisi bir kısım esnafla beraber, tatlı bir huzur alemi içinde şimdilik geçinip gitmekteler… CHP’nin ilçe kongresini yapacak olan bu delegasyonun seçiminde hangi hukuk normuna uygun bir seçim usulünün tatbik edildiğini bilmemekle beraber, partililerin ellerine tutuşturulan birtakım “bulok” listeleri kullanarak delege seçtiklerini anlıyoruz. Bu bile Adalar’ın siyasi hayatında bir aşamadır. İsteseler masa başında da işi çözebilirlerdi.

CHP tatlı huzur alemi içerisinde şekerleme haline geçtikten sonra ve geçmişte çok kötü bir örnek teşkil eden uyuyan muhalefet vazifesini; bırakın uyku halini, derin bir komada bulunan ve bütün demokratik mekanizmaları felç olmuş ve adları parti diye geçen güruhlara bırakmıştır.

Dileriz ki, CHP’nin bu hile karıştığı iddia edilen ama netice itibariyle bir seçim olan bu tavrı Adalar'da yok hükmündeymiş gibi olan muhalefet partilerine örnek ile derin komadan çıkmalarına vesile olur vesselâm.


Engin DAMCI

09.12.2009




.........................................................2

From: ATAOL BEHRAMOĞLU
Subject: Fw: Basın Duyurusu
Date: December 10, 2009 8:04:08 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com


BASIN DUYURUSU


Bir kentin tarihini, coğrafyasını, toplumsal hayatını, geçirdiği değişimleri, insan tiplerini, atmosferini, doğal güzelliklerini, unutulan değerlerini, yeme içme kültürünü, gecesini gündüzünü, yazını kışını, folklorunu, eğlence hayatını, daha bin türlü özelliğini, herkes kendince görür, yaşar. Tarihçi başka, coğrafyacı başka, turizmci başka, asker başka, öğretmen bambaşka bir gözle görür ve kendi bakış açısıyla yazmak ister.

Ama bir yazar-edebiyatçı, kendince bir duyarlıkla yaklaşır kentine. Çevresine gönül gözüyle bakar. Kendisini değişik insanların yerine koyar, onların yüreğiyle de hissetmeye çalışır, öylece yazar..., Birçok kimse o yazıda kendi duygularını, düşünüp de söyleyemediklerini bulur. Kendisinden önce yazılmış olanları da anımsamak ister...

Bu düşünceden yola çıkarak, İstanbul'un kırk semti, kırk farklı edebiyatçı-yazar tarafından kaleme alındı. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti'ne armağan edilen bu eserlerden Ataol Behramoğlu’nun kaleme aldığı “Benim Prens Adalarım”’ın Büyükada Turing Kafe’de yapılacak imza gününe katılmanızdan onur duyarız.


Tarih : 12 Aralık Cumartesi
Yer : Büyükada İskele Üstü Turing Kafe
Saat : 14.00

Vapur Tarifeleri
Kabataş kalkış: 12.00 Büyükada varış: 13.35
Kadıköy kalkış: 12.20 Büyükada varış: 13.35
Özel Yolcu Motorları
Bostancı Kalkış: 13.30

Adalar Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Md.
216 382 78 09
216 382 78 10
216 382 78 79

...

ADALAR POSTASI-2341 (20.11.2009):
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2009/11/20-2341.html

[...]

2- ATAOL BEHRAMOĞLU: "Benim Prens Adalarım..."


Kitap adı: Benim Prens Adalarım
Yazarı: Ataol Behramoğlu
Türü: İstanbulum
ISBN: 978-975-6121-90-0

Açıklama: Bir kentin tarihini, coğrafyasını, toplumsal hayatını, geçirdiği değişimleri, insan tiplerini, atmosferini, doğal güzelliklerini, unutulan değerlerini, yeme içme kültürünü, gecesini gündüzünü, yazını kışını, folklorunu, eğlence hayatını, daha bin türlü özelliğini, herkes kendince görür. Tarihçi başka, coğrafyacı başka, turizmci başka, asker başka, öğretmen bambaşka bir gözle görür ve kendi bakış açısıyla yazmak ister.

Ama bir yazar-edebiyatçı, kendince bir duyarlıkla yaklaşır kentine. Çevresine gönül gözüyle bakar. Kendisini değişik insanların yerine koyar, onların yüreğiyle de hissetmeye çalışır, öylece yazar... Yazar yazdığı zaman, birçok kimse o yazıda kendi duygularını, düşünüp de söyleyemediklerini bulur. Kendisinden önce yazılmış olanları da anımsamak ister...

Bu düşünceden yola çıkarak, İstanbul'un kırk semti, kırk farklı edebiyatçı-yazar tarafından kaleme alındı. Okurla aynı zamanda buluşan bu kırk kitaplık dizi hem bir ilk olması hem de İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti'ne armağan olması açısından yüksek değer taşımaktadır.

(Arka Kapak yazısı)

http://www.heyamola.net/tr/kitap_detay.aspx?kid=97

...

Ataol Behramoğlu, Benim Prens Adalarım, İstanbul (2009)146:

[...]

2 Ekim 83. Büyükada. Sabah. "Fırtına. Kıyamet. Erken uyandım, bir daha uyuyamadım. Elektrikler kesik. Buna karşılık, çocukluğumun, ilk gençliğimin namuslu sonbaharlarından biri. Açık hava, yağmurla ıslanmış ağaçlar, vb. İstanbul'da artık yok olup giden."

[...]

...

ADALAR POSTASI-2351 (30.11.2009):
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2009/11/30-2351.html

"İstanbul'un Yüzleri"
'Ataol Behramoğlu'yla Büyükada'

İz TV
2007

http://www.sizdeyiz.com/vidi/?p=1886





.........................................................3


BAHTSIZ DOĞAN BEY'in O ZAVALLI ZAKKUMLARI!


Büyükada- Doğan Bey Sokağı, 9.12.2009 11:34.

7 Ağustos 2009 Pazar günü 'bahtsız' Doğan Bey'in o zavallı zakkumlarının başına gelenler* yetmezmiş gibi... 9 Aralık 2009 Çarşamba günü 11:00 sularında pencereden bakarken bir de ne göreyim: elinde koca siyah bir naylon torba olan takım elbiseli bir adam Doğan Bey Sokağı'ndan yukarıya doğru zakkumları keserek çıkmakta! Çok geç! Bizim evin önüne kadar kesmişti bile! Pencereyi açıp neden kesmekte olduğunu sorduğumdaysa yine aynı komşu olduğunu anladım! Açıklaması da aynıydı: "Pislik bunlar,"...

Geçen defa Doğan Bey Sokağı'nda Belediye tarafından henüz dikilmiş olan zakkumların tümünü kökünden sökmüş bulunduğundan zabıtalar kendisine ceza kesmişti. Bu defa tedbirliydi. "Ercan Başkan'a gittim, "Pislik oluyor bunlar," dedim. "Sök onları' dedi!" demez mi?

Ercan Başkan'la konuştum diye tedbiren öylesine söylüyor olmalı. Olacak iş değil ya şayet hakikaten Belediye Başkan yardımcısı Ercan Akpolat böyle bir şey dediyse daha da fena! Belediyemiz kendi eliyle kesesinden diktiği zakkumları söktürüyorsa vay halimize!

Neyse hemen akabinde aslen zakkumların hani o Adalar'da yol kenarında kalın gövdeli ağaççıklara dönüşmemesi için budanmasının iyi olduğunu müjdeledi de bir diğer sevgili komşu gönlümüze bir nebze su serpildi hiç değilse!

Bahtsız Doğan Bey'in o zavallı zakkumları Aya Yorgi Hazretleri komutasındaki Adalar Muhafız Birliği'nin yürekli erlerine emanet yine!

Bir tuhaf Ada sahillerinden sevgi ve selamla vesselam,

)O(


*
ADALAR POSTASI-2297(7.8.2009):
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2009/08/adalar-postasi-2297-aya-yorgiye.html

[...]

9- Animsayacaksiniz, evvel zeman Ihlamur Dibi Muharebelerini, Buyukada Dogan Bey Sokagi'ndaki...

[...]


Animsayacaksiniz, evvel zeman "Ihlamur Dibi Muharebeleri"ni,
Buyukada'da Dogan Bey Sokagi'ndaki...



Hani Adalar Muhafiz Birligi Komutani Aya Yorgi Hazretleri onderliginde bir kac nefer, can siperane savasmisti Dogan Bey Sokagi'ndaki asirlik ihlamur agaclarinin dibinde... IGDAS, ISKI, TELEKOM kazilari derken her ne kadar 1001 mucadeleylen kurtarildiysa da asirlik ihlamurlarimiz, 3 sene suren kazilarin sonunda tarumar olmustu sokagimiz! Halbuki Ada'nin evvel zeman sokak dokusu bozulmamis nadir sokaklarindan biriydi. Semsi Molla'nin kestigi Cankaya Caddesi'ne baglanan alt bolumuyse uzerinden silindir dahi gecirilmeyen otoban asfaltina kurban edilmisti!

Inanamayacaksiniz simdi ama gecen sabah Adalar Belediyesi sokagimiza zakkum ekti! Bu Dogan Bey Sokagi'nin bugune degin basina gelen en guzel seydi!

Cok gecmeden de nazar degdi haliyle! Sevgili komsum Eva Kent, "Yardimina ihtiyacim var!" diye solugu kapimda aldi aksam uzeri. Meger bir diger evvel zeman Adali komsumuz cinnet gecirmis olacak ki zakkumlari tutup bellerinden birer birer sokmekteymis kokunden! Habib (Kent) Bey'in adeta can havliyle ilk kez bagirdigini isittim boylelikle!

Hepimiz bir olup ne dediysek nafile! Baktik olacak gibi degil bir kosu Belediye'nin Cevre Birimi'nden komsumuz Hasan ve Aysel Ay'in kapisinda aldik solugu boylece! Belediye'nin 0216 382 68 03 numarali telefonunu aradik aciliyetle. Eva ile Habib Kent de Sevgili Mustafa Albayrak uzerinden ulasmis Belediye'ye... Zabita derhal cika geldi haliyle...

Icim bir yandan sokulmus zakkumlara, diger yandan o gunku gun gunesin alninda zakkumlari dikenlerin emeklerine, bir de bilinmez zemanlardan mudavimi oldugu o vapurda yer etmis, takkesi, pardesusu ve Hurriyet Gazetesi'yle adeta butunlesmis, isinin ehli zenaatkar beyefendinin nasil olup da zakkumlara kiydigina yanmakta! Gozumle gormesem inanmayacagim zira.

Vaktiyle Sevgili Eva ve Katia'nin diktigi aksam sefalarini, gunebakanlari, hodanlari da "pislik bunlar, pislik," diye diye sokmusmus meger yerlerinden!

Sabah ilk is zakkumlari sulamaya ciktigimda sokagin alt kiyisinda hortum elindeydi Eva'nin da... Aksam da keza... Bosuna dememisler: ev alma komsu al!

Bir diger komsu dedi ki: "Evet hakikaten bu beyefendinin nebatatla akil sir ermez bir derdi var... Bir yaprak degmesin pacasina! Cildirir adeta! Amma ve lakin ayrica bu raddeye gelisinin de muhim bir sebebi var: Tas ve molozlarla tarumar olmus sokagin Belediye'ce duzeltilmeden zakkum dikilmesine tahammul edememis meger!"

Eh! Haksiz sayilmaz hani!

Vaktiyle Cankaya Caddesi'nden baslayip Semsi Molla Sokagi'yla kesistikten sonra Turkoglu Sokagi'na yani ormanin kiyisina degin bir guzel egimle uzanan yalnizca yaklasik 3'er metre aralikli otlarin arasinda sakli ince beton set basamaklar [ki kazilarda kirildiklarindan molozlariyla kapli sokak simdi, ust basina da telekom micir ve kum doktuydu ya!] ve arasinda Ada'nin simdi bir iki yerde nadir ornegi kalmis kirma tas doseme toprak bir yolmus Dogan Bey Sokagi... Nasil ciktigini anlamazmis insan. Simdi ise adamin solugunu kesen her biri farkli yukseklik ve dosemede her iki yanindaki beton basamaklar ve bisiklet bandi yetmezmis gibi animsayacaginiz uzre allah muhafaza boydan boya asfalt olsun istiyordu birileri! Giderayak yapilan hizmet hezimeti kapsaminda sokagin alt baslangicinda bir bolum de o cirkin beton kilit taslariyla dosendiydi ustelik!

Mavi zarif cicekli Hodan ekmisti komsular, bu yaz basi o korkunc gurultuyu cikaran motorla kazindi hepsi derken ertesi gunu telefon hatlarinin toprak altina alinmasi icin Dogan Bey Sokagi 3. kez boydan boya 70cm kazilip boru dosendi, bilahare telefon kablolari da bu borunun icinden gecirilecekmis... Sonra gunun birinde AYEDAS cikip gelecek! Elektrik kablolari yer altina alinacak ya sokak bir kez daha kazilacak! Ya asirlik ihlamurlar ve dibindeki tarihi sarnica zarar verirlerse diye bu satirlarin yazarinin hilafsiz her Istanbul'a inisinde akli Dogan Bey Sokagi'nda kalacak! Adalar Muhafiz Birligi Dogan Bey Sokagi'nda da nobet tutar nasilsa!
)O(





.........................................................4

From: BANU AKÇAOĞLU
Subject: bilgine...
Date: December 10, 2009 9:55:03 AM GMT+02:00
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com


Laterna @ Büyükada
Prens Adaları'nın gözdesi Büyükada'danın bu nezih mekanında Laterna'yla akustik bir keyif..
Host: Laterna
Type: Music/Arts - Listening Party
Network:Global
Date: Saturday, December 12, 2009
Time: 8:00pm - 9:30pm
Location: Büyükada Adaevi - İskele Meydanı
Description: Laterna geleneksel rembetikalardan hem Türkiye’de hem de Yunanistan’da söylenen İstanbul ve İzmir şarkılarına ve içlerinde geleneksel duyuşu da barındıran günümüzde popüler olmuş, laika’lara kadar farklı türlerden örnekler veriyor..

Burhan Hasdemir – Perküsyon
Çağatay Çoker - Gitar
Dicle Hasdemir - Klarinet
Onur Aygüneş – Perküsyon, Vokal
Seda Köksal – Keman, Vokal
Selim Koytak - Ud


Ulaşım: Adalar’a Sirkeci, Kabataş, Kadıköy, Bostancı ve Kartal iskelelerinden vapur var. Kabataş’tan, Sirkeci ve Eminönü’nden yaz aylarında bütün adalara deniz otobüsü var. Kabataş kadar sık olmasa da Bostancı’dan da Büyükada’ya deniz otobüsleri çalışıyor. Vapur ve deniz otobüsü tarifesi yaz ve kış olarak değişiyor. Şehir hatları ve Deniz Otobüsleri Kış tarifesi için

Deniz Otobüsü Tel: (212) 516 12 12
Şehir Hatları Danışma: (212) 249 18 96 - 244 02 07



.........................................................5

From: ADAEVİ- SİBEL AKKAŞOĞLU
Subject: Adaevi Etkinlikleri / Aralik 2009 / Hatirlatma
Date: December 11, 2009 5:22:04 PM GMT+02:00
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com


SEVGİLİ ADAEVİ DOSTLARI,

BU HAFTA ADAEVİ'NDE BİRBİRİNDEN CAZİP ETKİNLİKLER SİZLERİ BEKLİYOR.

FİLMLERİN YANI SIRA BU CUMARTESİ 12 ARALIK SAAT 17.00'DE ŞEVKET KARASABAN'IN "İMROZ" İSİMLİ BU GÜZEL ADADAN ÇEKTİĞİ GÖRÜNTÜLERDEN OLUŞAN FOTOĞRAFLARI ADAEVİ DUVARLARINI ŞENLENDİRECEK.
SERGİNİN AÇILIŞ KOKTEYLİ SAAT 17.00'DE.
AYNI GÜN SAAT 20.00 DE "LATERNA" MÜZİK GRUBU EGE'NİN İKİ YAKASINDAN ŞARKILAR DİLE GETİRECEK.

13 ARALIK PAZAR GÜNÜ İSE YEŞİM USTAOĞLU'NUN "BULUTLARI BEKLERKEN" FİLMİNİ İZLEYECEĞİZ. ÜSTELİK FİLMİN YÖNETMENİ YEŞİM USTAOĞLU DA KONUĞUMUZ OLACAK. YÖNETMENİN FİLM ÜZERİNE SÖYLEŞİSİ SAAT 16.00'DA.
FİLM GÖSTERİMİ İSE SAAT 17.00'DE.

BU ETKİNLİKLERİMİZDEN SADECE LATERNA GRUBU'NUN KONSERİ ÜCRETLİ.
GİRİŞ 15.-TL BİR İÇKİ IKRAMI DAHİL.

GÖRÜŞMEK ÜZERE,
SELAMLAR SEVGİLER,

SİBEL AKKAŞOĞLU
ADAEVİ


http://www.adalar-istanbul.org
http://adalarmuzesi.org.tr
Tel: 0.216.382 52 80
Fax: 0.216. 382 52 90




.........................................................6

From: AVEDİS HİLKAT
Subject: FW: TÜRKKIZILAYI ADALAR İLÇESİNDE SAGLIK TARAMALARINA BAŞLIYOR
Date: December 11, 2009 11:10:05 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com


Kızılayımızın sağlık tarama mobil aracı şu anda KADIKÖY Meydanı'nda Tören Alanında Sağlık Taramalarını (göz, diş)
gerçekleştiriyor.

Malumunuz 14-15 Aralık Adalar KINALIADA'da Sağlık Taramaları'na başlıyoruz. Mobil araç TIR konumunda Kınalıada Meydanı'nda (Muhtarlık önünde) olacağız. Ben o tarihlerde kesintisiz olarak taramalara refakat edeceğim. 14-15 Aralık saat 9:00-17:00 saatleri arasında iki gün Kınalıada'dayım. Kızılayımızın, Burgaz, Heybeli, Büyükada taramalarına da münavebeli olarak katılacağım. Bilgilerine arz olunur.

Sevgi ve saygılarımla,

Avedis Hilkat




.........................................................7

From: REZAN PEYA GÖKÇEN
Subject: İzmir'in eski eserleri evine döner mi? üzerine bazı görüşler
Date: December 11, 2009 2:46:46 PM GMT+02:00
Cc: adalar.postasi@gmail.com


Geçende bu sayfalarda İzmir'in bir takım arkeolojik eserlerinin, Louvre Müzesi'ne bir mektupla başvurularak, resmen geri istendiğine değinildi. Söz konusu eserlerin hangileri olduğu ve Louvre müzesine nasıl girdikleri belirtilmediğinden habere rasgele bir yorum yapmak zor olduğu gibi, başvuru ilgili anlaşmalar icabı ne derece hukuken lehimize olur, bilemeyiz. Ancak, Cumhuriyet'in ilk yılından, usulsüzce yabancı müzeye götürülen arkeolojik malzemeyi başarılı bir kendi evine getirme örneği -hem de tam İzmir'den- önümüzde var. Büyük Taarruz'dan sonra, henüz kentin yangın sonrası dumanları tüterken, karmaşıklık ortamından istifadeyle, "Amerikan Konsolosluğu İzmir Lisesi ambarlarında korunan Sard kazısı eserlerini 56 sandığa yerleştirerek bir gemiyle New York'taki Metropolitan Müzesi'ne göndermiştir. Zaferden hemen sonra, doğrudan Atatürk'ün emriyle Müzeler müdürü Halil Ethem eserlerin iadesi konusunda sert gişimlerde bulunmuş, uzun yazışmalar sonunda 3 sandık eser dışında 53 sandık eski eser, 1924 yılı haziranında Türkiye'ye geri gönderilmiştir."

(Alıntı Dr. Mehmet Önder'in Müzeler ve Atatürk başlıklı yazısındandır; Önder'in kaynağı, 2 No.lu notunda: Halil Ethem Eldem, Hatıra Kitabı, Ankara 1953).

Bir ülkeden başka ülkelere çeşitli yollardan taşınmış Kültür Varlıkları Eserleri geri vermek/almak uluslararası hukuk prensiplerine mi dayanır, yoksa, daha çok, tarafların ya da geri alma uzmanı avukatların kişisel ikna etme başarısına mı? Kazıda gün ışığına çıkan eski uygarlıkların ürettiği maddesel kültür parçaları bulunduğu yere yakın bir müzede saklanmalı, sergilenmeli mi; yok, büyük bir kurumda, kendi bağlamından uzak ama iyi korunarak, diğer kültür varlıkları gruplarıyla aynı çatı altında karşılaştırılabilecek şekilde sergilenerek mi insanlığa sunulmalı? Bu ve benzeri sorunları çoğumuz kafamızda tartmışızdır. Benim hocalarımdan öğrendiğim, bu ve benzeri sorulara ilk çözüm: KORUMAYI ÖĞRENMEKTİR. ÇOCUKLUKTAN BAŞLAYARAK HERKESİN ÇEVRESİNE YABANCILAŞMAMAK İÇİN KENDİ KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMANIN BİLİNCİNDE OLMASIDIR. Halk ağzında yaygınca kurulan, "iyi ki de (yabancılar) götürmüşler (arkeolojik eserleri), bizde kalsa yok olup giderdiler" şartlı cümle, tersinden, kolayından bir koruma arzusu ifade etmektedir.

Sanıyorum ki, kendi kültürünün önemli parçalarını vaktiyle bunları sahiblenmiş olan yabancı kurumlardan ısrarla geri isteme sürecini, tanınmış yıldız Melina Mercouri, Yunanistan'a dönüp 1981'de Kültür Bakanı olmasıyla, yeniden hız vererek başlattı. Mercouri, İngiltere'deki müzeden, Elgin Mermerleri (the Elgin Marbles) namıyla anılan Atina Akropolü'nde dünya mirası Parthenon mabedine ait kabartmalı
metope'ları, diğer friz ve heykelleri muhakkak geri getirmek, tekrar yerlerine koymak için can atıyordu. İngiliz tarafı, Osmanlı İmparatorluğu'nda 1799-1803 yıllarında elçi sıfatıyla bulunan Lord Elgin'in en yüksek makamdan fermanla izin alarak mermer eserleri İngiltere'ye taşıma işini düzenlediğini, Osmanlı idaresinin ise tarihte kaldığını, öne sürdü. Gerçekten Lord Elgin'e Parthenon'dan istediği kadar parçayı sökme izni fermala verilmiş miydi? Bu Osmanlı fermanı halen kayıp, bir kopyası bizim Arşiv'de olması gerekirse de, bulunamadı; şimdilik ortada olan belge, sadece Osmanlıca fermanın İtalyanca'ya çevirisi. Sonuç olarak, şüpheyle sorgulamaya devam gerekiyor. Bir de, İngilizler olumsuz cavaplarında, 'The Elgin Marbles' evlerine dönüp Parthenon'a yerleştirildikleri takdirde Atina'nın hava kirliliğinden yıpranıp hasta olacaklarını ileri sürmüşlerdi. Demek, çevre kirliliği, insan sağlığı kadar arkeoloji için de önemliymiş!

Bir arkeoloji cenneti yurdumuzdan, özellikle 1840 yılından itibaren yabancılara kazı izni verilmesiyle, pek çok sayıda eserin dışarı taşındığı açıktır. Antik devirden kalma yazılı kaynakları iyi bilen yabancıların, tarih tutkulu meraklıların ve koleksiyoncuların, idari makamlardan izin alıp Ege kıyılarını bizzat tarıyarak, uzun vadeli kültürel planları gereğince, gemi dolusu eser götürdüğü biliniyor(1). Bu malzemeler; her biri eşya olarak değerli olmaktan başka; yabancı maddesel kültür uzmanları, filologlar, sanat tarihçileri yetiştikçe, korumacılık alanı bilim ve teknoloji açılarından da genişleyip kapsamlı, ciddi meslek anlayışına dönüştükçe; dışarıda büyük müzelerde geniş kitleleri etkileyici biçimde sergilendikçe, götürülen eserlerin bütünüyle sağlıklı korunması için kültüre yatırımlar büyüdükçe; arkeoloji biliminin hızla ilerlemesine yol açtılar.

Tarafsızca, mümkün olduğunca net yöntemlerle araştırılarak, yayınlanarak insanlık mirasına faydalı olduklarının da farkındayız.

Batılı ülkelere topraklarımızdan arkeolojik eser akışı, nihayet, 1884'te çıkarılan, 1881'de müze müdürlüğüne getirilmiş olan Osman Hamdi Bey'in hazırladığı, ASARI ATİKA NİZAMNAMESİ ile bir miktar engellenebilmişdi. Nizamname şartlarına göre, bütün sanat eserleri ve topraktan çıkma malzemenin dışarı götürülmesi yasaklanıyor; aksi takdirde, usulsüzlüğü yapan tarafa büyük ceza öngörülüyordu.

Arkeologlar,üzerinde çalışmak istedikleri parçaların ancak bir döküm kalıbını ve çizimlerini yanlarında götürebileceklerdi. Bu katı kurallar karşısında, o zamana kadar hem 'in situ' (yerinde) serbestçe gözlemler yaparak çalışıp, hem kendi ülkelerinde de götürdükleri eserler üzerinde rahatça araştırma yapmaya devam etmeye alışık kazı ekipleri şüphesiz paniğe kapılmışlardı. Bunlar arasından biri olan arkeolog Salomon Reinach, 1880-1882 arası İzmir'e yakın Myrina ve Cyme kazılarında kazandırdığı bilgilerle arkeoloji dünyasına katkısıyla tanınmıştı. Ayrıca, önemli, işe yarar referans kitabı (dijital alemde de sunuluyor), 3 ciltlik, bir "Repertoire de la Statuaire grecque et romaine" (1897-1898) hazırlamıştı. S. Reinach, ASARI ATİKA NİZAMNAMESİ'nin bütünüyle fransızca çevirisini REVUE ARCHEOLOGIQUE, 1884,I, sayfa 336-343'de yayınladı. Kendisi, yeni Nizamname şartlarına yakından uyulursa, yabancı uzmanların araştırma girişimlerinin son bulacağından korkuyor; örneğin, Pergamon, Halicarnassus, Assos'da gerçekleştirilen muhteşem keşiflerin tamamen duraklıyabileceği tehlikesini haber veriyordu (2).

Değerli bilim adamı S.Reinach, eski uygarlıklara ait sit alanlarından çıkartılan eserlerin kendi hakiki bağlamlarından kopartılıp, başka ortamlara taşınmasında, sonuç itibariyle 'gösterilik nesne' haline sokulmasında bir ikilem görmüyor. Oysa, her ne pahasına olursa olsun tüketilecek 'gösteri' şekline dönüşen birikimler belki genel kültüre hizmet ediyor, ama, bu arada o değerleri üretmiş yerel kültürler korunmazsa giderek fakirleşiyor, özgün hayal gücünü, heyecan vericiliğinin devamını sağlayamıyor.

Allianoi'ü seviyorum, bu antik sağlık merkezinin nasıl işletildiğini merak ediyorum; kazılarak, korunarak,araştırılarak yaşatılsın istiyorum. Kimbilir biz turistlere daha kendi kültür varlıklarından neler sunacak, heyecanlar verecek!

Bu bakımdan, ben, 'KÜRESEL' (GLOBAL) değil, 'YEREL' (UNGLOBAL)' im.

Rezan Peya Gökçen

------------
Not 1. Charles F. Newton ,Travels and Discoveries in the Levant, 2 vol., London, 1865.

Not 2. American Journal of Archaeology, vol.I, Baltimore, 1885, sayfa 225'den alınma notlarımdan, Reinach'a ait, yukarıda özetlediğim sözlerin İngilizce metnini, naklediyorum:

"they forbid, under severe penalties, the exportation of
all works of art; and declare that objects found belong by right to the
State. Whoever wishes to excavate must pay the expenses of a
government inspector, and is only allowed to take drawings
or casts of the objects he finds. If the regulations are
severely adhered to, the result will be a complete a
complete cessation ofthe enterprising activity which has led
to such magnificent discoveries at Pergamon, Halicarnassus, Assos.."



.........................................................8

From: TALİN ETYEMEZ
Subject: AKM KONULU BASIN TOPLANTISI ÇAĞRISI
Date: December 11, 2009 9:31:59 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com


O toplantıya katılmak istiyorum, bu konuda çok üzüntü duyuyorum çünkü. İşin sonu iyi görünmüyor. Belki ilgilenenler olur diye size de yolluyorum.
Sevgiler,


11.12.2009

29.08.17426

BASIN TOPLANTISINA ve DUYARLILIĞA ÇAĞRI

ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
BİR AN ÖNCE
İSTANBULLULARA, KÜLTÜR VE SANATA AÇILMALIDIR…


2010 yılını eşiğinde AKM’ nin geleceği ile ilgili yaşanan belirsizlikler nedeniyle, bu konunun doğrudan tarafı ve muhatabı olan sanat, kent, kültür insanları ve onların örgütleri olarak, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın AKM ile ilgili uygulamalarına ilişkin gelinen son noktada kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla aşağıda bilgileri verilen basın toplantısını yapacaktır.

Katılımızı dileriz.

Tarih : 15 Aralık 2009 Salı
Saat : 11.00
Yer : TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yıldız Dış Karakol Binası Toplantı Salonu

KÜLTÜR SANAT-SEN
ÖZERK SANAT KONSEYİ
İSTANBUL KÜLTÜR FORUMU
TMMOB MİMARLAR ODASI İSTANBUL BÜYÜKKENT ŞUBESİ
TMMOB İSTANBUL İL KOORDİNASYON KURULU
KESK HABER-SEN
TOMEB İSTANBUL TEMSİLCİLİĞİ
NAZIM HİKMET KÜLTÜR MERKEZİ


.........................................................9

1990'larda
MİLLİYET GAZETESİ sayfalarında
seyreden
PAŞABAHÇE Vapurumuz...


Paşabahçe vapuru, 7.12.2008.

http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/Ara.aspx?araKelime=paşabahçe%20vapuru&isAdv=false

...

Milliyet, 11.9.1992

Korkulan oldu

Yoğun siste, tıka basa vapurla motor çarpıştı. Müthiş panik oldu.

İstanbul Limanı'nı dün sabah kaplayan sis, bir deniz faciasına neden oluyordu. Sirkeci seferini yapmak üzere Kadıköy'den hareket eden Paşabahçe vapuru Harem açıklarında aynı yöne doğru giden bir motorla çarpıştı. Saat 09:30 sıralarında meydana gelen kaza, motor ve vapur yolcuları arasında büyük panik yarattı. Tıklım tıklım dolu olan Paşabahçe'nin çarpışmasından sonra sancak tarafına doğru yatması ve bazı vapurun belirli yerlerinde bulunan can simitlerine sarılmaları heyecan ve paniği daha da artırdı.

Ucuz atlatılan kaza sınasında motor yolcularından birinin denize düştüğü son anda farkedildi. Motorun baş tarafında bulunan bir yolcu "Denizde adam var" diye bağırmaya başladı. Motor mürettebatıyla birlikte bazı yolcular, çarpma nedeniyle denize düşen yaşlı kişiyi güçlükle kurtarabildiler. Çarpışmadan önce Paşabahçe vapurunun yavaş gitmesi, facianın önlenmesinde büyük ölçüde etkili oldu.

Yoğun sis nedeniyle aksayan vapur seferleri, öğle saatlerinde normale döndü.

...

Milliyet, 30.8.1995

İhbar yağmuru

Bombalı pazarın ardından vatandaşlar dün '155 Polis İmdat' telefonuna 30 bomba ihbarında bulundu. Geçen hafta Aksaray, Taksim ve Tuzla'da yaşanan bombalama eylemlerini PKK üstlendi.

[...]

Vapurda panik

Paşabahçe vapuruna dün saat 12:00 sıralarında yapılan bomba ihbarı, yolcular arasında paniğe yol açtı. Adalar seferini yapacak geminin ön güvertesindeki koltukların altında bir kutu bulunması üzerine, yolcular iskelede bekletilerek polisten yardım istendi. Bomba uzmanlarının yaptığı incelemede, karton pasta kutusunun içinden kağıt parçaları çıktı.

[...]

Şehir Hatları İşletmesi'ne bağlı Paşabahçe vapuruna dün saat 12:00 sıralarında yapılan bomba ihbarı, yolcular arasında paniğe yol açtı. Adalar seferini yapacak geminin ön güvertesindeki koltukların altında bir kutu bulunması üzerine, yolcular iskelede bekletilerek polisten yardım istendi.

Bomba uzmanlarının yaptığı incelemede, karton pasta kutusunun içinden kağıt parçaları çıktı.